29 Aralık 2012 Cumartesi

RUSLARIN NÜKLEER HESAP REZALETİ


Rusların mersin akkuyu’da yapacakları nükleer santral yapımı için Ankara’da kurdukları Akkuyu NGS A.Ş’nin resmi web sitesi http://www.akkunpp.com/ ve



Ne hikmetse akkuyu ile ilgili sitenin adresinde akkuyu adı hiç geçmemektedir.

İnternette “akkuyu” olarak arama yaptırdığımızda karşımıza www.akkunpp.com http://www.akkuyungs.net ve www.akkuyu-ngs.com  adlı siteler çıkmaktadır.

Size komik gelebilir ama akkunpp.com Rusların, diğer iki site ise bir Türk mühendisin web sitesidir. Rusların bu işi ne kadar ciddiye aldığının bir işareti olarak bu duruma dikkatinizi çekmekte yarar görmekteyiz.

BU BASİT AYRINTIDAN SONRA ASIL DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN http://www.rusyadaokumak.com/nukleer-yakit-ne-kadar-enerji-verir/infocenter ADRESİNDEKİ SORU VE SORUYA VERİLEN CEVAPTIR.

Nükleer santralda kullanılan nükleer yakıtın bir kilosu; iki vagon kömür (100.000 kg) veya iki tank dolusu petrol (600.000 kg) yakılarak üretilebilen enerji kadar enerji verir, bundan dolayı, nükleer enerji hem daha ucuz hem de daha verimlidir.

Yukarıdaki gibi verilen cevap tamamen baştan savma ve safsatadır.

İlk safsata bir vagon kömürün 50 ton gelmesine karşılık bir vagon petrolün (BU PETROL HAM PETROL MÜDÜR, MOTOROİN MİDİR, FUEL OİL MİDİR BELLİ DEĞİL) 300 ton gelmesidir. Halbu ki; demiryollarında standart petrol tankerleri 52 m3 hacimlidir. Motorinden bahsedersek ortalama yoğunluğu 0,8 ton/m3 olduğuna göre bir vagon motorin 52. 0,8=41.6 ton eder. Eğer taşınan ham petrol olsaydı yoğunluk 0,5 ile 1,0 ton/m3 aralığında değiştiğine göre en yoğun ham petrol bile olsa bir tanker en fazla 52 ton edecektir. RUSLARIN BİR TANKERİ İSE NASIL OLMUŞSA 300 TON OLMUŞ. BAK ŞU ALLAH’IN İŞİNE…

Kömür ve petrolün kütlelerindeki bu absürtlükten başka biraz daha detaya girersek bir başka acayiplik daha göze batmaktadır. Bilindiği üzere kömür ve petrol (artık ham petrol sayıp ortalama değerlerden bahsetmek gerekecektir) yandıklarında ısı enerjisi üretirler. Nükleer yakıp çubuklarında ise nükleer reaksiyon sonucu maddenin bir kısmı ısı enerjisine dönüşür. E=mC2 formülüne ışık hızı olan C (300 000 m/s) çok büyük sayı olduğu için ortaya çıkan enerji de çok çok fazla olmaktadır.

1 kg kömür (iyi kalite ithal kömür) yandığında yaklaşık 6000 kkal ısı verir. Yerli kömürler de bu değer 2000 kkal’ye kadar düşebilmektedir.

Rusların sitede verdiği bilgiye inanırsak 1 kg nükleer yakıt 100 000 kg kömür kadar enerji üretiyormuş. Bu durumda kömürden alınan enerji Qk= 100 000 . 6 000 = 600 000 000 kkal = 600 Tkal edecektir.

Petrole dönersek, ortalama ham petrolün 1 kg’ı yakıldığında 10500 kkal ısı verir. Haydi biz buna kolay olsun diye 10 000 kkal diyelim. Bu durumda (RUSLARIN VERDİĞİ BİLGİYE İNANIRSAK) ortaya çıkan ısı enerjisi Qp = 600 000 . 10 000 = 6 000 000 000 kkal = 6 000 Tkal edecektir.


SONUÇ OLARAK BASİT BİR DEYİŞLE; (RUSLARA GÖRE) 1 KG NÜKLEER YAKIT İLE ELDE EDİLECEK ENERJİYLE AYNI OLMASI GEREKİRKEN, KÖMÜR YAKARSAK 600 TKAL, PETROL YAKARSAK 6 000 TKAL ISI ELDE EDEBİLİYORMUŞUZ. BİR BİRİNİ TUTMAYAN SAYILAR. ALLAH, BASİT BİR HESABI ( ORTAOKUL ÇOCUKLARI BİLE YAPABİLİR) YAPAMAYAN RUSLARIN YAPACAĞI NÜKLEER SANTRALDEN BU MİLLETİ KORUSUN.

1 Mayıs 2012 Salı

MÜHENDİSE GEL GÖZÜN MÜHENDİS GÖRSÜN


Mühendis işi tsunami

Sakarya'nın Karasu sahilindeki dalgakıranlar, mühendislik hatası sonucu dikine yapılınca azgın dalgalar yüzlerce evi haritadan sildi


Mühendis işi tsunami
Sakarya-Karasu'da 3 yıl önce hatalı yapılan mendirekler yüzünden tsunami gibi dalgalar evleri vurdu. 'Evleri kurtaracak' dalgakıranlar ise dikey yapılınca da dev dalgalar ve kum onlarca evi yuttu, hasar gören onlarcası da yıkılmayı bekliyor.

Sakarya'nın Karasu ilçesinde 'doğal' olmayan afet 10 kilometrelik sahil şeridini yuttu. 3 yıl önce yanlış mühendislik hesaplarla yapıldığı iddia edilen mendirek nedeniyle kıyı şeridindeki su sirkülasyonu kesildi, dalgaların şiddeti daha da arttı ve evler su altında kalmaya başladı. Evleri kurtaracak olan dalgakıranlar da yatay değil dikey yapılınca fırtınalı havalarda kıyı şeridini tsunamiyi andıran dev dalgalar vurdu.
Sabah gazetesinin haberine göre, 30'a yakın evi dalgaların getirdiği kumlar yuttu. 70'e yakın ev büyük hasar görünce, belediye tarafından yıkıldı, 140'a yakın ev ise halen yıkılmayı bekliyor. SAHİLİN HARİTASI DEĞİŞTİ Geçtiğikiç şubat ayında meydana gelen büyük fırtınada, yatay dalgakıranların olmadığı bölgelerde dalgalar sahil şeridinin haritasını da değiştirdi. Anayol ile sahil arasındaki 500 metrelik bölüm ise 100 metreye indi.

Karasu Belediye Başkanlığı Basın Danışmanı Enver Albayrak, "Yıllar önce burada araziler parsellenip satılmış. Vatandaşların tamamının arsa tapusu var. Ancak yapılan binalar imarsız. Dalgalardan dolayı bazı evler yıkıldı. Kalanları ise yıkıyoruz" dedi.

29 Nisan 2012 Pazar

ÇOK GÜLDÜM ÇOOOKKKKK


İçişleri Bakanlığı'nın şifresi tanıdık çıktı

Emniyetin şifresinin '123456' olduğunu ortaya çıkaran RedHack dün de İçişleri Bakanlığı'nı hack'ledi. Şifre çok tanıdık çıktı.


  • İçişleri Bakanlığı'nın şifresi tanıdık çıktı

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sitesini çökerten hacker grubu, RedHack (Kızıl Hackerlar) dün de İçişleri Bakanlığı'nın sitesini hackledi. RedHack, bakanlığın dosya sistemine girerek, çok sayıda belgeyi ele geçirdiğini iddia etti. Emniyetin şifresinin 123456 olduğunu ortaya çıkaran RedHack, bu kez İçişleri Bakanlığı'ndaki kullanıcı olan 'deneme' olan hesabın şifresinin '123456' olduğunu ileri sürdü.
HABERİN ETİKETLERİ

RedHack grubu dün İçişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan ve bakanlık çalışanlarınca kullanılan 'Dosya Paylaşım Sistemi' girdi. Her yetkilinin bir kullanıcı adı ve şifresinin bulunduğu sistemde tüm belge ve dosyaların yedeklerini aldıklarını öne süren RedHack üyeleri, şunları söyledi: "Dosya sistemine girmek için bakanlığın başka bir bölümünü kırdık ama bir türlü ulaşamadık. Son derece güvenliydi. Birkaç gün her şeyi denedik. Sonunda yorulmuştuk ki bir de 'deneme' kullanıcı adını ve '123456' şifresini yapalım dedik. Şak içerideyiz. Ama kullanıcının erişebildiği alan sınırlıydı. Epey uğraştıktan sonra sonunda dosyaları indirdik."

Oynama sırası sende
RedHack, sistemin açılış ekranına da kendi tasarladıkları görseli koydu. Dünya genelinde faaliyet gösteren 'Anonymous' hacker grubunun simgesi olan 'Guy Fawkes' maskeli bir fotoğrafla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in fotoğrafının yer aldığı bir kolaj yaptı. Kolaja 'Bizi sevmiyor musun?' şeklinde bir de yazı ekledi. Sayfada İçişleri Bakanı Şahin'in geçen günlerde karşılaştığı bir vatandaşa "Nereden bileyim sevindiğini, takla at da görelim" sözlerine gönderme yaparak, 'Oynama sırası sende İdris' ifadesi kullandı. Ayrıca gruplarına yönelik gözaltılarla ilgili bir de mesaj yayınladı: "Suçsuz insanları RedHack diye almaya devam edersen yayınlarız! Bakalım sen mi oynayacaksın halk mı? Göreceğiz."
Radikal'in ulaştığı İçişleri Bakanlığı yetkilileri, hackleme olayının doğru olduğunu belirterek, bu konuda çalıştıklarını söyledi. Henüz ne tür bir saldırıya uğradıklarını bilmediklerini belirten yetkililer, tespitlerin ardından ona göre hareket edeceklerini ifade etti. Bakanlığın dosya sistemi birkaç saat hack'li kaldıktan sonra kullanıma kapatıldı. Bu arada RedHack'in İçişleri Bakanlığı'nın sitesini hacklemesi Twitter'da en çok konuşulan konular arasına girdi. RedHack önceki gün de Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesini bir süre bloke etmişti.

Polisin de sistemini çökerttiler

1997'de kurulan RedHack (Kızıl Hackerlar) kendilerini, 'Ezilen halklarin dijital alandaki örgütlü sesi olarak' tanımlıyor. RedHack, en fazla ses getiren eylemini 27 Şubat'ta gerçekleştirdi ve Ankara Emniyet Müdürlüğü ile Ankara'ya bağlı bazı ilçeler ile birkaç ilin emniyete ait sitelirini de hackledi. www.ankara.pol.tr sitesine tıklandığı zaman bir süre RecHack'in sitesi açıldı. RedHack, emniyete ait gizli belgeleri de açıklamaya başladı. Radikal, 4 Mart'ta 'RedHack' grubuyla konuşarak yaptığı haberde Emniyet Genel Müdürlüğü'nün şifresinin '123456' olduğunu duyurmuştu. RedHack grubuyla ilgili ilk soruşturmayı bilişim suçlarına bakan savcılık başlatmış ardından da dosya 'yetkisizlik' kararıyla özel yetkili savcılığa devredilmişti. Ankara Özel Yetkili Başsavcılığı'n gruba yönelik başlattığı operasyonda 17 kişi gözaltına alınmış, bunlardan yedisi tutuklanmıştı. Ancak Redhack üyeleri, gözaltına alınmadıklarını, kendilerinin yerine facebook'tan redhack haberlerini paylaşan gençlerin tutuklandığını, kendilerininse görevlerinin başında olduklarını söylemişti.

25 Şubat 2012 Cumartesi

FÜZE KALKANINI DURDURAN ONBAŞI

Vaktin zamanın birinde, Malatya’da bir füze kalkanı sistemi kurulmuştu. Kimlerine göre İran füzelerine karşı İsrail’i korumak amacındaydı, kimilerine göre Rus füzelerine karşı.



Bu konular gündeme geldiğinde, hem İran hem de Rus tarafı bu füze kalkanı sistemine karşı olduklarını ve en ufak bir tehdit halinde önce Malatya’yı ardında tüm Türkiye’yi vuracaklarını açıkça belirttikten sonra da “kimse kusura bakmasın” demeyi ihmal etmediler.



Bütün bu gelişmeleri yakından takip eden köylüler, akşam kavede okey oynarken, hep bu konuyu konuşuyorlardı. Bazıları işi büyüterek eylem falan yapmaktan bahsediyordu. Hepsinin ortak kaygısı İran veya Rusya Malatya’yı vurursa kendi köylerinin akibetinin ne olacağıydı çünkü köylerinin füze kalkanına uzaklığı bir-iki kilometre kadardı. 



Bir akşam okeye dördüncü olarak katılan köydeki karakolda görevli bir uzman çavuş köylülerin bıkıp usanmadan açtıkları bu füze kalkanın bahsinden kurtulmak için oyuna ara vererek ayağı kalkıp bir nutuk çekmiş “EY KÖYLÜLER, HALKA RAĞMEN BU PROJEYİ YÜRÜTMEK GİBİ BİR AMACIMIZ YOKTUR.” diyerek milleti rahatlatmıştır.



Buraya kadar anlatılan hayali öyküyü okuduktan sonra büyük bir çoğunluğun “ HADİ ORDAN ÜLEN, BİR UZMAN ÇAVUŞ BU KONUDA NE KADAR YETKİLİDİR? SEN KİMİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORSUN?” dediğinizi duyar gibiyim.



Aynı hikayeyi 07 şubat 2012 de yaşamadık mı?



Rusların Mersin Bilgilendirme Ofisi Müdürü olarak halkın karşısına çıkardıkları emekli polis olduğu söylenen sayın Faruk Uzel, aynı hikayedeki uzman çavuşun ettiği lafı etmedi mi?



Sayın Uzel’e sormak lazım; hem Rus hem de Türk parlomentoları onaylamış, hükümetleri sözleşme imzalamış, Rus şirket bir yıldan fazladır sahada çalışıyor, Türk ve Rus enerji bakanları var, bu şirketin genel müdürü var, onun altında Türkiye’deki şirketin müdürü var, onu altında genel müdür yardımcıları var, onun altında bilgilendirme genel müdürü başka bir Rus vatandaşı Azerbaycanlı var, onun da altında başka bir Azeri var, bütün bunların altında da sen.



O zaman halk itiraz ederse sen bu projeyi durdurabilecek çapta mısın ve yetkide misin?



“HALKA RAĞMEN BU PROJEYİ YÜRÜTMEK GİBİ BİR AMACIMIZ YOKTUR.” diye demeç vermenin tek nedeninin halkı kandırmak ve oyalamak olmadığını iddia edebilir misin?

14 Şubat 2012 Salı

RUSLAR VE HÜKÜMET NEYİ SAKLIYORLAR

Şubat 2012 de, AKKUYU NGS A.Ş. Büyükeceli Bilgilendirme Ofisi Müdürü Faruk Uzel, Mersin’in Gülnar İlçesi’ne bağlı Büyükeceli Beldesi’nde yapılacak olan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin inşaatına 2013’de başlanacağını bildirdi.


Gülnar İlçesi mahalle ve köy muhtarları için düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Faruk Uzel, dünyada bir nükleer ligi olduğunu belirterek, "Bu nükleer ligindeki ülkelerin hepsi G-20 diye adlandırılan dünyanın ekonomik olarak en gelişmiş 20 ülkesi ve birkaç tane daha ülke, bunun anlamı ne? Birincisi bu ülkelerin hepsi kendi enerjilerini kendileri karşılıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2011 senesinde enerjiye, dışarıya verdiği para 50 milyar dolar. Bu 50 milyar doları biz dışarıya vermezsek, bu memleketin bütçe açığı kalmıyor. Daha ucuz enerjimiz oluyor ve kendi milli enerjimiz oluyor" dedi.

RUSLARIN  NEYİ SAKLADIĞINI MERAK EDİYORUZ.

1-Öncelikle Faruk Uzel, nükleer camiada tanınmayan birisidir. Nette araştırınca karşımıza polis olduğu çıkıyor. Polisimizin nükleer teknolojiye hâkimiyetini de böylece öğrenmiş olduk.

2-Ruslar bir şeyi saklıyorlarki, şimdiye kadar bünyelerine hiçbir nükleerciyi aldıklarını duymadık. Bu ülkede nükleer eğitim görmüş bir Allah’ın kulu yok mu sanki.

3-Ruslar ile hükümetin ortak tavrı bu konuları bilenlerin konudan uzak tutulması. Rusların yapacağı nükleer santrali denetleyecek olan devlet kurumunun başındaki kişi, bırakın nükleeri, atomdan bihaber bir kamu yönetim mezunu. Memlekette hiç mi nükleer eğitimli adam kalmamış?

4-Görülen o ki; bu ikisi kafa kafaya verip ülkenin başına bir çorap örmekteler. Ördükleri çorap ortaya çıkmasın diye ne Ruslar ne de devlet, kapısına bir tek nükleerciyi yaklaştırmıyorlar.

5-Polis memurunun eline birkaç şişirme bilgi vermişler, o garibim de iş yaptım sanarak çıkıp bunları okuyor. Milletten de bu dolmayı yutmasını bekliyorlar ama haksız değiller çünkü biz bu kafayla daha çooooookkkkk dolma yutarız….

5 Şubat 2012 Pazar

İŞİMİZ ALLAHA KALDI

Rusların akkuyuda yapacağı santralin kontrollerini yapacak olan birimin başına, nükleer enerjiye en fransız bir bürokrat olan necati yamaç atanmıştır. kendisi nükleer enerjiden anlamadığı gibi lisedeyken fizikten hep çakardı, matematiği de berbattı.

bu yüzden gidip mükliyede okudu.

hülasa; işimiz Allah'a ve Ruslara kaldı. Ruslardan ümit yok da, Allah acısın bizlere

23 Ocak 2012 Pazartesi

AKKUYUYA AMERİKAN VATANDAŞI OLAN RUS MÜDÜR



ABD’nin, Ruslar’a verildiği için tepki gösterdiği Akkuyu Nükleer Santrali’ni yapacak şirkette vatandaşlık şoku yaşanıyor. Ruslar şirketin başına bir Amerikan vatandaşını getirdi.

JAPONYA’DA meydana gelen depremin ardından Türkiye’de yeniden tartışma konusu olan Akkuyu Nükleer Santrali’nde  ‘vatandaşlık’ şoku yaşanıyor. Rusya’nın, nükleer santral projesini gerçekleştirecek ve işletecek şirketin başına getirdiği Alexander Superfin’in “ABD vatandaşı” olduğu ortaya çıktı.  Rusya’nın, ABD’nin; Ruslara verildiği için büyük tepki gösterdiği nükleer santral projesinin başına, ABD vatandaşı bir bürokratı getirmesi enerji sektörünü karıştırdı. Şimdi herkes Superfin’in “sırrını” öğrenmeye çalışıyor.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim A.Ş.’nin Genel Müdürü Alexander Superfin’in, ABD vatandaşı olduğu, şirketin kuruluşu aşamasında gündeme geldi. Superfin tarafından ilgili kamu kurumlarına verilen belgeler arasında Superfin’in ABD vatandaşı olarak taşıdığı pasaportta yer aldı. Beyoğlu 18. Noterliği’nin de tercüme ettiği Superfin’in ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen pasaportu, 11 Ocak 2006 tarihinde verilmiş. Pasaportun geçerlilik süresi  10 Ocak 2016 tarihinde doluyor. Pasaportta Alexander Superfin’in 7 Eylül 1959 Azerbaycan doğumlu olduğu ve ABD vatandaşı olduğu bilgisi de yer aldı.

Enerji bürokrasisi, Alexander Supefin’in hem Rusya hem de ABD vatandaşı olduğunu belirterek, mevzuat açısından çift vatandaşlığın proje için bir sorun olmadığını bildirdi. Ancak, ABD’nin santral işinin Ruslara verilmesinin ardından gösterdiği tepkiyi hatırlatan enerji bürokratları “Biz o zaman ABD ile niye gerginlik yaşadık” sorusunu ortaya attı. ABD vatandaşı olurken edilen yemin ise şöyle: “Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.”

YER ARAYIŞI SÜRÜYOR: 
3’üncü santral nereye yapılacak?
AKKUYU’nun temelini mayıs ayında atmayı planlayan Enerji Bakanlığı, ikinci ve üçüncü santraller için de hazırlık yapıyor. İkinci santral Sinop’ta kurulacak. Üçüncü santral için ise İğneada ve Gökova düşünülüyor. İki yer için de test çalışmaları başladı. Santrale uygunluk için yaklaşık 60 test yapılacak. Testten en yüksek puan alan yer, üçüncü santralin de yeni adresi olacak. Santralin mutlaka deniz kenarında kurulması planlanıyor.

necati yamaç

16 Ocak 2012 Pazartesi

NÜKLEER BİZİ BOZAR ABİ !!!!!



adresinde 15.01.2011 tarihinde necati yamaç ile ilgili haber yayınlandı.

Nükleer teknolojinin bize neden uymadığının en güzel ispatı olan bu haberi biraz yorumlarsak, nükleer teknolojinin neden bize uymadığını kolay anlayabiliriz.


Haberde, kavşağın yapım detayları verilmediği için, biraz açıklamakta yarar görmekteyiz.

Böyle bir kavşağı bir vatandaş yapmış olsa, sorun olmayacaktı ama yapan ya karayolları ya da belediye.

Bir kere, kim yaparsa yapsın önce bir teknik şartname hazırlanır. Bu şartnameyi hazırlayanların da mühendis olması gerekir. Mühendislerin hazırladığı bu teknik şartname üst yetkililerce onaylandıktan sonra ihaleye çıkılır.

İhaleye talip olan şirketler, bu teknik şartnameyi alarak incelerler ve kaça yapabileceklerini ihale yapan kuruma bildirirler.

İhaleyi yapacak kurum, bunların içinde en az fiyatı verene işi ihale eder.

İhaleyi alan şirket, işi yapmaya başlar.

İşin çeşitli aşamalarında ihaleyi veren kurum, inşaatın gidişini denetleyerek “hak ediş” raporlarını düzenler. İşi yapan firma bu raporlara göre parasının bir kısmını alır.

İş bittikten sonra, ihaleyi veren kurum son bir kere daha yapılan işi kontrol edip, bir uygunsuzluk olmadığını belirleyen rapor (İş bitirme raporu)  düzenler. İşi yapan şirket, son rapora göre kalan parasını tahsil eder.

Detaylarına girmeden kısaca özetlediğimiz bu sistemde, resimdeki gibi bir kavşak yapılmış ve hizmete açılmışsa, AYNI KAFANIN NÜKLEER SANTRAL YAPMASINDAN ALLAH ŞİMDİDEN BU MİLLETİ KORUSUN.

Bu kavşağı yapanların, denetleyenlerin içinde mutlaka birkaç mühendis vardır. Diplomalarını bakkallardan alıp almadıkları tartışılan bu mühendis arkadaşların yaptığı kavşağı gördükten sonra, ilk nükleer santralimiz olacak olan Akkuyu nükleer santralin akıbetini görür gibi olmaktayız.

Bilindiği gibi Akkuyu’daki nükleer santrali Ruslar yapacak. Rusların yaptıklarını da bizimkiler denetleyecek ama hangisi denetleyecek?

Ülkemizde, Rusların yapacağı nükleer santrali denetlemekle Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) ile Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığına bağlı Nükleer Enerji Proje Uygulama daire başkanlığı görevlendirilmiştir.

TAEK başkanlığında şimdiye kadar liselerde fizik öğretmenliği yeterliliği bile olmayan birinin ( http://www.nukte.org/node/220 ) başkan olarak yıllardır görevde olduğunu bilmeyen yoktu. Neyse ki; bu arkadaşı görevden alıp yerine bir nükleer mühendis getirdiler.

Rusların yapacağı nükleer santrali, yapım aşamasından işletme ve söküm aşamasına kadar denetleyip kontrol edecek diğer kurum olan Nükleer Enerji Proje Uygulama Daire Başkanlığı atana kişi olan necati yamaç, ne yazık ki nükleer teknolojiye Fransız olan bir bürokrattır.

necati yamaç'ın kendisinin yazdığı belli olan (http://necatiyamac.blogspot.com/) adresinde verilen çalışmalarına bakarsanız, hiç birinin nükleer teknoloji ile uzaktan yakından ilgisi olmayan konular olduğunu kolayca görebileceğiz. 

Diğer yandan nükleerle alakası olmamasına rağmen, böyle bir makama atanmasını uygun gören devlet büyüklerimizin mutlaka ve kesinlikle bir bildikleri vardır veya olmalıdır (http://www.milliyet.com.tr/1999/01/20/siyaset/siy03a.html) diyerek, ilgili daire başkanlığınca hazırlandıktan sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının  http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Nukleer_Santraller_ve_Ulkemizde_Kurulacak_Nukleer_Santrale_Iliskin_Bilgiler.pdf  adresinde yayınlanan bir çalışmaya bakınca tüylerimiz diken diken olmasını engelleyemiyoruz.

İleriki zamanlarda detaylarını tek tek açıklayacağımız bu kitapçığa bakarak, keşke bunlar sadece kavşak yapsaydı, en azından yıkıp tekrar yapardık dememek elde değil.

İleriki zamanlarda detaylı açıklama yapmak için uzman arkadaşların incelendiğinde ilk etapta göze batan özelliğin; kitabı hazırlayanların googleden derledikleri birkaç bilgiyi olduğu gibi kullanacak kadar nükleer teknolojiden uzak ve habersiz olduklarıdır. TAEK sayfalarından aldıkları metinleri olduğu gibi kullandıkları için, TAEK’in düştüğü tercüme hatalarını devam ettirmişler çünkü TAEK uzmanlarımız da bu metinleri yabancı kaynaklardan alırken çeviri hatası yapmışlar.

Şimdilik şunu söylemekle yetinelim; ortaokul fen derslerinde vasat bir öğrenci bile bunların hatalarına gülebilmektedir. Gerisini siz düşünün artık. Allah bu Millete acısın…


necati yamaç